Günümüzde, küreselleşmeyle birlikte, sınırların yeniden tanımlanmasıyla ortaya çıkan ve daha önce olmadığı kadar güçlü bir biçimde hissedilen bir ekonomik krizin söz konusu olduğu bir dönemdeyiz. Bununla birlikte, krizin etkilerinin yalnızca ekonomik alana değil; aynı zamanda sosyal, politik ve kültürel alanlara da yayılmasıyla karşı karşıyayız. Kriz, geçmişte olduğu gibi, tekrar tekrar gerçekleşen bir durum olsa da, bu kez etkileri çok daha fazla ve çok daha derindir. Bu, insanların hayatlarını, işlerini, ailelerini ve hatta ülkelerini kaybetmelerine neden olmaktadır. Kriz, aynı zamanda, birçok kişinin sırtından geçip gittiği bir durumdur. Doğal olarak, böylesine güçlü bir durumun, ülkeleri, hükümetleri, kurumları ve hatta bireyleri ciddi anlamda sınamasına neden olması beklenir. Ülkemiz Türkiye olarak, krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğumuzu düşünüyoruz. Bununla birlikte, krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmak, krizden tamamen etkilenmemek anlamına gelmez. Kriz, Türkiye'yi de ciddi anlamda etkiledi. Bununla birlikte, Türkiye'nin krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmasının nedenleri arasında, öncelikle ekonomik gücümüzün ve istikrarımızın olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmasının yanı sıra, diğer ülkelerden daha iyi bir şekilde krizden çıkma kabiliyetine sahiptir. Bununla birlikte, Türkiye'nin krizden daha iyi çıkma kabiliyetine sahip olmasının nedenleri arasında, öncelikle ekonomik gücümüzün ve istikrarımızın olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda, krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmak, krizden tamamen etkilenmemek anlamına gelmez. Kriz, Türkiye'yi de ciddi anlamda etkiledi. Bununla birlikte, Türkiye'nin krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmasının nedenleri arasında, öncelikle ekonomik gücümüzün ve istikrarımızın olduğunu düşünüyoruz.